İndirekt Kemikleşme: Bir Hikâye ve Anlamı
Bir sabah, Miray ve Ömer, aynı parkta yürüyüş yapıyorlardı. Kafalarındaki düşünceler birbirinden çok farklıydı. Miray, hayatın karmaşası içinde kaybolmuş gibiydi, sürekli bir şeyleri değiştirme çabasında ama hiçbir şeyin yerine oturmadığını hissediyordu. Ömer ise her zamanki gibi çözüm odaklıydı, hayatı adeta bir strateji gibi düşünüyordu ve hep daha fazlasını istiyordu.
Birbirlerine farklı yönlerden bakmalarına rağmen, her ikisi de bir şekilde “kemikleşme” ile karşı karşıyaydı. Fakat bu, fiziksel değil, duygusal bir kemikleşme, yani indirekt kemikleşme idi.
—
Miray’ın Hikâyesi: Empatiyle Yavaş Yavaş Sertleşmek
Miray, her zaman insanları anlamaya çalışan, onların hislerine derinlemesine inen bir kadındı. İnsan ilişkilerinde, bazen herkese kendini açmanın acı verebileceğini bilse de, duygusal bağlar kurmaktan vazgeçmezdi. Ancak son zamanlarda bir şey değişmeye başlamıştı. Çevresindeki bazı insanlar, hiç farkında olmadan, onu yavaşça “sertleştiriyorlardı.” Duygusal olarak, her adımında bir adım daha geriye çekiliyordu.
Bir gün, Miray eski bir arkadaşıyla buluştu. Arkadaşı, son zamanlarda çok gergindi ve sürekli kendini haklı çıkarma çabası içindeydi. Her şeyin “tam” olması gerektiğini söylüyor, ama kimseye kulak asmıyordu. Miray ona, “Bunu gerçekten yapmak istiyor musun, yoksa bu seni zorlamıyor mu?” diye sormaya karar verdi.
Ama cevabını bildiği bir şey vardı: “Bir noktada, hepimizin kemikleri sertleşiyor, Miray,” demişti arkadaşı, gözlerinde yorgunluk ve hüzünle. Bu sözler, Miray’ın içini burkmuştu. İndirekt kemikleşme, her insanın duygusal olarak geçirdiği o anlardan biriydi; başkalarına duyduğu empatiyle başlamış, ama zamanla kendini korumak adına yavaşça “sertleşmişti.”
—
Ömer’in Hikâyesi: Stratejiyle Yerleşen Sertlik
Ömer, her zaman çözüm odaklı bir insandı. Hayatını bir oyun gibi görüyordu; hangi strateji en iyi sonucu verir diye düşünürken, duyguları ve ilişkileri de bu stratejilere dahil ediyordu. Ama son zamanlarda fark etti ki, işin içine insanlar girdiğinde, her şey bir oyun gibi gitmiyordu. Bir sabah, eski bir iş arkadaşı ona, “Ömer, biraz daha esnek olmalısın,” dediğinde, bir gariplik hissetti.
Ömer, önce kafasında tüm karşılaştığı problemleri çözüp hemen düzene koydu. Ancak, bir noktada fark etti ki, strateji kurmaya fazla odaklandıkça, insanlar onu anlamaktan uzaklaşıyorlardı. İlişkilerdeki bu sertlik, düşündüğünden çok daha tehlikeli olabilirdi. İndirekt kemikleşme, bazen insanın kendisini çözümün parçası olmaktan çok, çözümün tamamlayıcısı olarak görmesiyle başlardı. Yavaşça, duygusal bağlantıların zayıfladığını hissetti.
Ömer, bir gün bir akşam, birinin ona nasıl hissettiğini sorduğunda, “Hiç sormadın, değil mi?” diye içinden geçirdi. O an, ilişkilere dair farkındalığı birdenbire arttı. Duygusal olarak “sertleşmişti”, ama bu süreçte fark etmediği bir şey vardı: O, hiç de istediği gibi bir strateji içinde değildi.
—
İndirekt Kemikleşme: Birleşen Hikâyeler
Miray ve Ömer’in hikayelerindeki ortak noktayı fark ettiniz mi? İndirekt kemikleşme, aslında bir çeşit duygusal savunma mekanizmasıdır. Her iki karakter de farklı şekillerde bu sürece girmiştir: Miray, başkalarının duygusal yüklerini taşıyarak, empatinin getirdiği sertlikleri içselleştirirken, Ömer, çözüm odaklılığına o kadar kaptırmıştır ki, insan ilişkilerinin inceliklerini göz ardı etmeye başlamıştır.
İndirekt kemikleşme, başkalarına uyum sağlamaya çalışırken, zamanla kendimizi duygusal olarak kapalı hale getirmemizle ilgilidir. Bazen, hem ilişkilerdeki hem de kendi içsel dünyamızdaki bu sertleşme, en son fark ettiğimiz yer olur. Bir gün, bakarız ve “Neden bu kadar katı hale geldim?” sorusunu sorarız kendimize.
—
Siz de İndirekt Kemikleşme Hissediyor Musunuz?
Peki ya siz? Miray ve Ömer gibi, siz de duygusal ya da stratejik bir şekilde kemikleşiyor musunuz? İndirekt kemikleşme, size de bu şekilde bir değişim mi getirdi? Belki bir noktada, hayatın hızına ayak uydururken fark etmediğiniz bir dönüşüm geçirdiniz. Duygusal bağların inceldiğini, ilişkilerin gittikçe yüzeyselleştiğini hissettiniz mi?
Yorumlarınızı bizimle paylaşın. Bu hikâye hepimizin içinde bir parça bulabileceği bir şey, değil mi? Birlikte bu dönüşümü daha yakından inceleyelim.